Uluslararası Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı -ABNA- Batı Şeria son günlerde yine bölgesel tansiyonun merkezine yerleşti. Ardı ardına yaşanan bireysel saldırılar, İsrail ordusunun sahadaki varlığını görünür biçimde artırmasına yol açtı. Özellikle Cenin, Nablus ve El-Halil çevresinde gerçekleştirilen gece baskınları, bölgedeki sıkışmışlık halini daha da derinleştirdi. Yerel kaynaklar, operasyonların yalnızca şüpheli görülen kişilere değil, geniş çevrelere yönelik kontrol noktaları, ev aramaları ve gözaltı dalgalarıyla yürütüldüğünü aktarıyor.
İsrail ordusu, saldırıları “güvenlik istikrarını hedef alan bireysel terör eylemleri” şeklinde tanımlarken, Batı Şeria’daki askerî yoğunluğun artırılmasının zorunlu bir önlem olduğunu savunuyor. Ancak sahadaki tablo, yalnızca güvenlik politikalarıyla açıklanamayacak bir derinliğe işaret ediyor. Uzmanlara göre bölgede aylardır süren kısıtlayıcı uygulamalar, yerleşimci saldırıları ve kent içi abluka girişimleri, toplumdaki tepkilerin birikmesine zemin hazırlamış durumda.
Hamas cephesi ise bu gerilimi bambaşka bir bağlamda okuyor. Hareketin yaptığı son açıklamada, Batı Şeria’daki eylemlerin “işgalin günlük baskılarına ve sürekli hak ihlallerine verilen karşılık” olduğu vurgulandı. Açıklamada, halkın maruz kaldığı kuşatma, ekonomik boğulma ve güvenlik baskısının “sahada tepkiyi kaçınılmaz hale getirdiği” dile getirildi.
Batı Şeria’daki gelişmeleri takip eden analistler, saldırılar ve operasyonların karşılıklı biçimde birbirini beslediğine dikkat çekiyor. Buna göre bölge, yalnızca güvenlik ekseninde değil, siyasi temsil, toprak kaybı, hareket özgürlüğü ve ekonomik yoksunluk gibi yapısal başlıklar üzerinden de gerilimin yükseldiği bir döneme girmiş durumda.
Diplomatik çevreler ise mevcut tablonun geniş ölçekli bir çatışma döngüsüne dönüşüp dönüşmeyeceğini yakından izliyor. Zira son aylarda Filistin kentlerinde görülen huzursuzluk, yalnızca münferit olaylardan ibaret değil; daha çok, konuşulmayan fakat her gün hissedilen bir sıkışmışlığın yansıması olarak okunuyor.
Batı Şeria’da durumun nasıl şekilleneceği, hem tarafların sahadaki adımlarına hem de uluslararası baskı mekanizmalarının devreye girip girmeyeceğine bağlı olacak. Ancak mevcut haliyle bölge, yeni bir kırılma eşiğine her zamankinden daha yakın görünüyor.
yorumunuz